bir kaç karalama yazmaya başlarken, büyüklerimin anlattığı eski hikayeleri hatırlıyorum. köyümde, kelxasi'de yaşananlar.. fakat arkada ara dinkjian çalarken önce ermeniler geliyor aklıma, eskiden var olduğu söylenen bir ermeni kilisesi varmış kelxasi civarlarında, çok görmek istedim fakat yıkılmış ve yok olmuş tamamiyle. bir de nejeran var, nejeran diye bir köy.. uydurma bir isimle "baltaşı" yazıyor şimdi köye girişteki tabelada. belde olmuş gerçi, köy değil artık statüde. neyse, bu köy ermeni köyü normalde. ermeniler yaşarmış, anadolu ermenileri. zamanla göçe zorlanmış, katledilmiş ve artık çok nadir ermeni aile var orada. babamın söylediğine göre kelxasi de dahil çevre köyler tarım yapmayı ordan öğrenmiş..
bir de bir kan davası olayını anlatmak istiyorum. eskiden kan davası varmış köyde. köydeki evin çatısı yoktu önceden, toprak damdı. babam anlatır yine, babam, amcalarım, dedem, nenem, halalarım birlikte uyurken "pat pat" ses gelirmiş damdan. kan davası yaşadığımız aileden bazı kişiler gelip tüfeklerin dipçikleriyle dama vururlarmış, geceleri o sesten ve küçük yaşta olmanın verdiği korkuyla uyuyamazlarmış babamlar.. bu kan davası sonucunda dehşet verici ölümler yaşadık, bir amcam 12 yaşında çok ağır bir şekilde öldürüldü, nasıl olduğunu anlatmak istemiyorum.. o zaman da savaş varmış, hala var.. bu arada, değerli bir abim sesleniyor bana hakkari'den:
"şimdi sana,
sümbül dağına bakan penceremin dibinde oturmuş yazıyorum,
dışarısı aydınlık,
yine geceyi helikopter sesi bölüyor.."
iyi geceler..